Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Depremde Dünya, Türkiye, İstanbul ve Biz Neredeyiz” sempozyumunda konuştu. “Kentsel dönüşüm acilen yapılması ve bitirilmesi gereken bir iştir” diyen Bayraktar, ülkemizin kaçınılmaz gerçeği olan deprem konusunda kentsel dönüşüm projelerinin önemine vurgu yaprak bu konudaki çalışmalara hız verilmesi gerektiğini söyledi.
Erdoğan Bayraktar’ın konuşmalarından satır başları;
“Çok Değerli Misafirler, Saygıdeğer Hanım Kardeşlerim, Kıymetli Beyefendiler, Basın camiasından kıymetli arkadaşlar, kıymetli dostlar. Sevgili Gençler. Her birinizi en içten duygularımla, samimiyetimle, sevgi ve saygı ile selamlıyorum. “Depremde Dünya, Türkiye, İstanbul ve Biz Neredeyiz” sempozyumuna Hoş geldiniz. Biliyoruz ki; Türkiye topraklarının yüzde 98’i aktif deprem kuşakları üzerinde yer alıyor, bunu biliyoruz.
Konunun uzmanları Saygıdeğer Prof. Dr. Sn. Şerif Barış ve Prof. Dr. Sn. Mustafa Erdik bu konu ile ilgili değerli bilgilerini bizlerle paylaştılar. Kendilerine huzurunuzda çok teşekkür ediyorum. Bende fikirlerimi ve düşüncelerimi ifade etmeye çalışacağım. Öncelikle Dünya’ya ve Türkiye’ye bakacağız. Bildiklerimizi tekrarlayarak hafızamızı canlandıracağız. Dünyamız bugün itibari ile alabildiğine bütünleşti. Ulaşım gelişti, iletişim arttı, diğer yandan şehirlerde yaşayan nüfus çoğaldı.
GELİŞMİŞ ÜLKELERDE CAN KAYBI DAHA AZ
Bu durum, genelde Küreselleşme diye tarif ediliyor. Biliyoruz ki; gelişmiş ülkeler, afetleri ve depremleri daha az can kaybı ile ve daha az hasarla atlatırken, geri kalmış ülkelerde felaketin boyutları daha büyük oluyor. Bu bakımdan gerek Dünya’ya gerekse Türkiye’ye şöyle bir bakalım: Dünyamızda yaklaşık 8 milyar insan yaşıyor. Bu nüfusun yaklaşık ¼’ü yani 2 Milyar’ı Müslüman. Yine Dünya’da yaklaşık 200 devlet var. Şehirleşme oranı % 57’lerde. Yani 8 milyarlık Dünya nüfusunun yaklaşık 5 Milyar’ı şehirlerde yaşıyor. Bu doğrultuda Dünya’ya kısaca bakalım; Nüfus bakımından Dünyadaki en büyük on ülke sırasıyla: Çin, Hindistan, ABD, Endonezya, Pakistan, Brezilya, Nijerya,Bangladeş, Rusya ve Meksika.
Yüzölçümü bakımından en büyük 10 ülke sırasıyla: Rusya, Kanada, Çin, ABD, Brezilya, Avustralya, Hindistan, Arjantin, Kazakistan ve Cezayir. Ekonomik büyüklük bakımından en büyük on ülke sırasıyla: ABD, Çin, Japonya, Almanya, Hindistan, Birleşik Krallık, Fransa, Rusya, İtalya ve Kanada.
Kişi Başı Gelirin en yüksek olduğu on ülke sırasıyla:
Lüksemburg 132.370 Dolar
İrlanda 114.580 Dolar
Norveç 101.100 Dolar
İsviçre 98.770 Dolar
Singapur 91.100 Dolar
Katar 83.890 Dolar
Amerika Birleşik Devletleri 80.030 Dolar
İzlanda 75.180 Dolar
Danimarka 68.830 Dolar
Avustralya 64.960 Dolar
Refah düzeyi bakımından en gelişmiş ülkeler:
Danimarka
Norveç,
İsveç,
Finlandiya,
İsviçre,
Hollanda,
Lüksemburg,
Yeni Zelanda,
Almanya
İzlanda.
Yine Dünyadaki birçok parametreyi dikkate alarak hazırlanmış marka şehirleri sıralayabiliriz;
Los Angeles
New York
Londra
Paris
Milano
Barselona
Rio De Janerio
San Francisco
Las Vegas
Dubai
İstanbul
Singapur
Chicago
Sidney
Berlin
Bu şehirlerin yanında; Parkları, bahçeleri, ulaşımı ve akıllı binaları ile yeni kurulan modern ve çevre dostu Şehirleri’de söylemek istiyorum. Bu şehirlerden bazıları;
Doha/ Katar
Navi Mumbai/ Hindistan
Iqaluit/ Kanada
Sidney/ Avustralya
Kuala Lumpur/ Malezya
Hong Kong/ Hong Kong
Seul/ Güney Kore
Sandopin/ Çin
Cancun/ Meksika
Bu tip örnek şehirleri arttırabileceğimiz gibi bu şehirlerden birçok dersler alabiliriz. Planlamalarından istifade edebiliriz.
Kıymetli Misafirler; nüfus büyüklüğü bakımından 4 ülkenin, yüz ölçümü büyüklüğü bakımından 2 ülkenin halkı Müslümanlardan oluşuyor. Gelişmiş ülke sıralamalarında Müslüman ülke yok. Diğer taraftan Birleşmiş Milletler’in Siyasal anlamdaki Yürütme organı olan Güvenlik Konseyinde 5 daimi üye var. Bunlar; ABD, Çin, İngiltere, Fransa ve Rusya; Bu ülkelerden her birinin Birleşmiş Milletler Konseyi tarafından alınan kararları Veto etme yetkisi var. Göstermelik olarak birde 10 geçici üye var; 2 yıllık süre için seçilirler. Bildiğiniz gibi 5 Daimi üye arasında Japonya ve Almanya yok. Müslüman hiçbir ülke yok. Böylesine oluşmuş ve bütünleşmiş bir Dünyada yaşıyoruz. Bu yaşadığımız Dünyada ekonomik varlığının %85’i %1 nüfusun elinde,
Yine biliyoruz ki 8 milyarlık dünya nüfusunun; %46’sı yoksulluk sınırının altında, %23’ü de yani 1,840 milyar insanda açlık sınırının altında yaşıyor. Çok Değerli misafirler; Yine bugün görüyoruz ibretle ve acı ile takip ediyoruz ki; Ne hak yere, İsrail Gazze’de katliam yapıyor, soykırım uyguluyor ve Dünya fiili olarak bir şey yapamıyor.
Değerli Misafirler;
Gelişmiş ülkeleri sıraladım. Bu ülkelerde; Kişi başı gelir 60.000 USD ve üzerinde Bizde ise TÜİK verilerine göre kişi başı gelir 9.661 USD düzeyinde. Cari açık 1 Trilyon civarında.
Bu güzel vatan, 1000 yılı aşkın süredir hafızası olan bu devlet, 1920 ruhuyla ve 1923 manifestosu ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti bu fotoğrafı hak etmiyor.
Politika Faizi: %45
İHRACAT: 255 Milyar USD
İTHALAT:363 Milyar USD
Bu Vatan’ın yeri burası değil. Çok daha iyi durumda olmalıyız.
Kıymetli Misafirler;
Bunun için Depreme karşı dönüşümde başarılı olamıyoruz. Depremlerdeki can kayıplarını buralardan aramaya başlamak gerekir. Depremlerdeki ağır hasarları, eğitim sistemimizin zayıflığında aramaya başlamalıyız. Açık Öğretim Sistemi doğru mudur? Doğru mu yürüyor? Bilmiyorum. Mesleki ve Teknik Eğitim yeterli midir? Bilmiyorum. İmar Afları doğru muydu? Sorgulamak gerekir. Kıymetli misafirler, geldiniz şeref verdiniz; Şimdi Değerli Hocalarımız Şerif Bey ve Mustafa Bey ile bu sempozyumu niye yapıyoruz. Bilinç oluşturalım, diye, sorumluluğumuzu arttıralım, diye,
Denetimler çok daha ciddi ve titiz bir biçimde yapılabilsin diye, Bina yapma, Konut yapma ve yapılaşma konusunda bilincimiz artsın, diye, Kentsel Dönüşüm için duyarlılığımız artsın, diye, Bu toplantıyı Of- Hayrat Derneğinin organizasyonunda tertip ediyoruz. Çünkü; Bizler, Trabzonlular, Oflular ve Hayratlılar olarak ayrıca ve daha çok sorumluluğumuz var. Bizler ağırlıklı olarak inşaatçıyız. Bizim büyüklerimiz 1960’dan itibaren İstanbul’da çok inşaat yaptı, bizlerde yaptık, halen yapıyoruz.
Geçmişte; Deniz kumu ile midye kabukları ile yeterli mühendislik hizmeti almadan yaptık. Bu bakımdan Deprem ve Kentsel Dönüşüm; Türkiye’yi ve İstanbul’u ilgilendirdiği kadar Trabzonluları, Rizelileri ve Ofluları daha da yakından ilgilendiriyor.
DEPREM ÜLKEMİZİN GERÇEĞİ
Çok Değerli Misafirler;
Biliyoruz ki Deprem ülkemizin gerçeği; Özellikle 1999 Düzce ve Gölcük depremlerinden sonra epeyce müspet düzenlemeler yapıldı, adımlar atıldı. Aynı şekilde İlgililer, konunun uzmanları, Hocalar çokça anlattılar, anlatıyorlar, aydınlatmaya çalışıyorlar. Epeyce Kentsel Dönüşümde yapıldı.
Fakat bugün baktığımızda, yapılanların yeterli olmadığını görüyoruz. Diyorum ki artık Kentsel dönüşümü, anlatma zamanı geçti. Yani Konuşmak zamanı geçti. Risk alıp iş yapma zamanıdır. Kentsel dönüşüm acilen yapılması ve bitirilmesi gereken bir iştir. Aslında Türkiye’nin önünde duran; Kentsel Dönüşümden öteye, olası Depremlere karşı insanımızın canını kurtarmak vardır.
Kıymetli Misafirler,
Birazda meslek hayatımda neler yaptık, onları paylaşmak istiyorum. 1994 yılı sonunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki KİPTAŞ’ı kurduğumuz günden 25 Aralık 2013 tarihine kadar kamuda görev yaptığım sırada; Çalışma arkadaşlarımla birlikte Vatan dedik, Bayrak dedik, Üretim dedik; Devlet terbiyesi içinde ve özel sektör dinamizmi ile bir çalışma gayreti gösterdik.
Bilimin ve yasaların dediklerini, Amirlerin söylediklerinden daha önde tutmaya çalıştık. Gerek KİPTAŞ’ta gerek TOKİ’de ve Emlak Konut’ta ve gerekse Bakanlıkta yaptığımız Konutlar ve Kamu binaları hem 1999 depremlerinde ve hem de 6 Şubat 2023 Elbistan ve Pazarcık depremlerinde iyi bir sınav verdi.
Öncelikle, Cenabı Allah’a binlerce şükürler olsun. Aynı şekilde şunu da söylemeliyim; Geri kalmış bir ülkede, Siyası ve politik mengenelere, engellemelere rağmen Bilimsel düzen oluşturmak çok zordur. İnşaat mühendisliği sistemini işletmek kolay değildir. Sıkı denetim yapmak kolay değildir.
Evet; 1999 depremlerinde ve daha sonraki depremlerde KİPTAŞ, TOKİ ve Bakanlık sürecinde yaptığımız Konutlar yıkılmadı. Çok Değerli Misafirler, Sevgili ve Saygılı Hemşehrilerim, Kardeşlerim. Çalışmalarımızdan çok kısa bahsetmek istiyorum.
Henüz mühendislik okulunu bitirmeden 1973 yılında; Vatan Caddesi Ordu evi arkası Arpaemini yokuşunda inşaatçılığa başladım. 22 yıl özel sektörde Müteahhitlik ve Mühendislik yaptım. Sonra 1995 yılı başında İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki KİPTAŞ’ı kurduk.
“KİPTAŞ, -Ankara Büyükşehir Belediyesi Kuruluşu Metropol A.Ş.- TOKİ – Emlak Konut ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı” olmak üzere 2013 yılı sonuna kadar 5 değişik Devlet Kuruluşunda 18 yıl görev yaptım. Şimdi ise 10 yıldır işime bakıyorum.
Değerli misafirler önemli olduğunu düşündüğüm bazı noktaları da sizlerle paylaşmak istiyorum.
TOKİ’de çalışırken Türkiye’nin ve Dünyanın Konut ve Yerleşmeler yapısını incelemeye çalıştık.Ülkemizde gördük ki; özellikle Büyükşehirlere doğru bir göç dalgası var, ve gördük ki; Barınmaya ihtiyacı olan insanlarımızın ev alacak parası yok. Aynı şekilde Devlette de yeterli kaynak yok. Bu bakımdan; Alt gelir grubu ve yoksullara yönelik konut yapabilmek için Kaynak Geliştirme projeleri planlayarak kendi kaynağımızı ürettik.
Çalışmalarımızla şehirlerimizi; Çarpık yapılardan, Plan dışı kaçak yapılardan Depreme dayanıksız yapılardan, arındırmaya çalıştık.
Böylece; Alt gelir grubu ve yoksul vatandaşlarımızın ev sahibi olmalarına, Gecekondu ve kaçak yapılaşmaya yönelme imajının kırılmasına, sektörün disipline edilmesine ve fiyatların düşmesine, ekonomik gelişmeye ve istihdamın artmasına, hastaneler, okullar, sevgi evleri, karakollar gibi kamu binalarının hızlı bir şekilde yapılmasına,
Vatandaşlarımızın devlete güveninin artmasına odaklandık. Bu şekilde, planlı, fiziki altyapılı, konut projelerimizle yaşam standardının yükselmesine, aidiyet duygusunun artmasına ve sosyal gelişmeye, azami dikkat gösterdik. 81 ilimizin tamamında ve 800’ün üzerindeki ilçemizde ve hatta köylerimizde oluşturduğumuz projelerle sektöre öncü ve örnek olduk.
Modern hayatın gerektirdiği sosyal donatılar, okullar, sağlık ocakları, dini tesisler, yeşil alanlar, ulaşım sistemleri ve fiziksel alt yapılarla bezenmiş yerleşim alanları oluşturduk.
2003 yılı başından itibaren yaptığımız çalışmaların getirdiği tecrübe ve sorumlulukla 2011 yılında, İstanbul’da Uluslararası Konut Kurultayı yaptık. Bu kurultayda;
Dünyadaki ve Ülkemizdeki gecekondulaşmayı, kaçak yapılaşmayı ve deprem risklerini vurgulamaya çalıştık ve de kentsel dönüşümü masaya yatırdık. Dünyanın çeşitli ülkelerinden Konunun uzmanları Kurultayımıza iştirak ettiler, yapılan konuşmalar ve yapılan panellerle Kentsel Dönüşüm masaya yatırıldı. TOKİ’nin yaptığı çalışmaların birçok ülke tarafından örnek alındığı vurgulandı.
Yapmış olduğumuz Büyük Konut Kurultayından sonraki çalışma ve gayretlerle 2011 yılı Haziran ayında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı kurduk. Bende Kurucu Bakan oldum.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kurulmasıyla; siyasi irade netleşti, şehirlerde ve şehircilikte motivasyon arttı, büyük bir beklenti oluştu.
780.000 km2 ülke coğrafyasının tamamının kadastrosunu tamamlamaya çalıştık. Coğrafi bilgi sistemlerini geliştirerek; ülke çapında daha sağlıklı Mekansal Bölge Planlarını bitirmeye çalıştık. Ülke nüfusunun ülke coğrafyasına dengeli bir biçimde yayılması için planlama yaptık.
Özellikle Büyükşehirlerimizi, çevresindeki il ve ilçelerle birlikte planlayarak desantralize etmek istedik. 2011 yılındaki VAN depreminde büyük gayret gösterdik. Depremden sonra 6306 Sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunu” çıkardık.
Bu kanunun en temel gayesi ve hedefi; insanımızın canını korumaktır. Aynı şekilde bu kanunla; Afet Riski alanların dönüşümü, Mevcut yapı stoğunun iyileştirilmesi, yenileme alanlarında yapılan kentsel tasarımlarla altyapı ile ulaşım sistemlerinin ve sosyal donatıların geliştirilmesi,
Yeni yapıların yalıtımı tam, enerji tasarrufu sağlayan, yenilenebilir enerjileri kullanan ve çevre dostu yapılar olmasının sağlanması, yerel malzemelerin kullanımının yaygınlaştırılması sonucu üretim sektörünün geliştirerek, yeni iş olanaklarının oluşturulması ve afete duyarlı yerleşmeler elde edilmesi, hedeflenmiştir.
Programlamış olduğumuz kentsel dönüşüm projesinin ana ekseni, riskli binaların dönüştürülmesidir.
İnsanımızın canını korumaya yönelik bir projedir. İnsanımızın hayat hakkını, yaşama hakkını öne alan bir projedir. Aynı zamanda enerji tasarrufuna yönelik bir projedir. Çevreye duyarlı, yerleşimler oluşturmaya yönelik bir projedir.
Kentsel Dönüşüm; sadece eskiyen evleri, kaçak evleri, salaş evleri, afet riski taşıyan evleri yenilemek değildir. Aynı zamanda; gelişen, değişen dünyanın gerektirdiği konfora sahip evleri de üretmektir.
İnsanımızın hayat kalitesini arttırmaya yönelik bir projedir. Böylece Kentsel Dönüşümle; salaş yapılardan, kaçak yapılardan, afet riski taşıyan binalardan kurtulmak, amaçlanmıştır.
Çok Değerli Misafirler;
Deprem olacağını biliyoruz.
Esas itibariyle bizim yapmakta olduğumuz depremlerden sonra yara sarmak olmamalı.
İstiyoruz ki; Deprem olduğu zaman yıkacak bina bulamasın.
Deprem olduğu zaman yıkacağı bina bulursa, içinde insan olmasın. Derdimiz bu esas gayemiz bu, Can kaybı olmasın.
Biz buraya odaklanmalıyız, zannediyorum hala daha hedefi şaşırıyoruz. Gereğini, gerektiği kadar yapamıyoruz.
Depremi çokça anlatıyoruz, Kıymetli Hocalarımız Deprem Fay Hatlarını, Depremlerin olası şiddetlerini anlatıyorlar. Bana göre esas işimiz Ülkemizi; Depremlerde yıkılma riski taşıyan binalardan kurtarmak olmalıdır.
Bu doğrultudaki bilincimizi sorumluluğumuzu arttırmalıyız.
Kıymetli Arkadaşlar;
Tabi ki Kentsel Dönüşümü; Halka rağmen başarmak çok zordur. Ama Devlete rağmen de başarılamaz. Kentsel Dönüşümde ancak devlet-millet kaynaşması ve bütünleşmesi ile başarı yakalanır. Konu, devlet ve yerel yönetimlerin el birliğinin yanı sıra; halkın katılımı, sivil toplum kuruluşları ve ilgili tüm aktörlerin desteği ile olur.
Sektördeki tüm paydaşların, şehir plancılarından, mimarlardan, inşaat mühendislerine, harita, Jeoloji, Jeofizik mühendisleri, siyaset bilimci ve sosyologlarına kadar tüm disiplinlerin bu işe gönül vermesi, destek olması gerekmektedir.
Bugün görüyoruz; Kentsel Dönüşüm Kanunu’ndan istifade ile lüks konut yapılıyor.
Bizler ne yaparsak yapalım olası depremleri engelleyemeyiz.
Bu durumda bizim meselemiz;
Depreme dayanıklı binalar yapmak,
Depremlerde yıkılma riski olan binaları önceden planlı bir şekilde yıkmak, yenilemek olmalıdır.
Kentsel Dönüşüme engel olmak isteyenlere söylüyorum ki;
Evet;
Yerinde Dönüşüm esastır.
Anlaşma sağlanarak, rıza-i dönüşüm esastır.
Vatandaşımıza Devletimizin gerekli desteği vermesi ile hak sahiplerinin kendi dönüşümlerini yapması esastır.
Bunlar Doğru…
Fakat en temel olan husus daha önemli olan mesele, deprem olduğunda yıkılma riski olan binalarda insan olmamasıdır.
Esas olan canlar yok olmasın. Esas olan depremlerde insanlarımız ölmesin.
Çok yakın geçmişte, 1999 da olan Gölcük ve Düzce Depremleri, 2011 de olan Van Depremi,
6 Şubat 2023’te olan Pazarcık ve Elbistan Depremleri
Bu depremlere karşın; Japonya’da 1 Ocak 2024’te oldu ve bu depremde 161 kişi öldü. 7,6 şiddetindeki olan bu deprem bize gerekli dersi, yeterli mesajı vermelidir.
Kıymetli Arkadaşlar;
Görüyoruz ki; Refah seviyesi yüksek ve vatandaşlarına iyi eğitim vermiş Ülkeler Afete karşı daha duyarlı ve daha tedbirli.
Geçtiğimiz günlerde;
– 20.01.2024 – Gürün/Sivas – 4.4 Şiddeti
– 23.01.2024 -Kumluca/Antalya – 4.1 Şiddeti
– 25.01.2024 – Yeşilyurt/ Malatya – 5.3 Şiddeti
– 26.01.2024– Değirmenciuşağı/Adana- 4.3 Şiddeti
– 27.01.2024-KuşadasıKörfezi/EgeDenizi-5.1 Şiddeti
4 Şiddeti ve üzeri 5 tane deprem oldu. Yani Ülkemiz beşik gibi sallanıyor.
Acilen işe koyulma zamanı; hemen şimdi hem de Yapı Denetim Sistemini müşavirlik bazında ve bilimsel kaide üzerine oturtarak, dikkatle ve ciddiyetle çalışmaya başlamalıyız.
Kentsel Dönüşüm; çağdaş şehirlerin oluşturulmasını, çevre dostu, enerji verimliliği olan, yeşil binaların üretilmesini, doğal kaynakların korunmasını, yoksulluğun azaltılmasını, iş potansiyellerinin artırılarak ekonominin canlandırılmasını ve işsizliğin azaltılmasını, hepsinden daha önemlisi de can ve mal emniyetinin temin edilmesinin hedeflendiği bir Projedir.
Ezcümle;
Depremler vardır.
Kentsel Dönüşüm Ülkemizin gerçeğidir.
Kentsel Dönüşüm Ülkemizin geleceğidir.
Kentsel Dönüşüm Ülkemiz için kaçınılmazdır.
Kentsel Dönüşüm Ülkemizi kalkındıracak Projedir.
Sözlerimi bitirdim. Son söz olarak buradaki genç inşaatçılara ve gençlere; Bildikleri birkaç hususu tekrar hatırlatmak istiyorum.
Kıymetli misafirler, bugün Dünya’yı taşıyan, geliştiren, ekonomi ve refah oluşturan süreçlere baktığımızda en öne çıkan sektörler;
ENERJİ (yenilebilir Enerji)
EĞİTİM; Mesleki ve Teknik Eğitim (Çalışmayı seven, eli iş tutan, matematik ve yabancı dil bilen gençler yetiştirmek)
İLERİ TEKNOLOJİ; Bilişim, yazılım, AR-GE, İnovasyon, Robotik Zeka, Uzay Bilimleri, Uçak Sanayisi ve Silah Sanayisi
TARIM VE HAYVANCILIK (Gıda Üretimi)
İLAÇ SANAYİ VE VİTAMİN SANAYİ
Haberleşme, İletişim ve Ulaşım olarak söyleyebiliriz.
Yine belirtmek istiyorum;
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonucu Ukrayna’da çok büyük bir Kentsel Dönüşüm ve inşaat faaliyet alanı ve ihtiyacı doğacak;
Bize yakın ve çalışma ortamları iyi olacak gibi gözüküyor. Duyarsız kalmayalım.
Yine ifade ediyorum;
Bilgili, Ahlaklı, Eğitimli, Çalışkan, Dürüst, Sabırlı ve Cesur insandan istifade edilir. Bu tip insanlarla arkadaş olalım, ekip olalım.
Değerli Kardeşlerim,
Tecrübelerim bana öğretti ki;
Başkalarını haklarına saygılı olan,
İkna Kabiliyeti Yüksek,
Güzel Konuşma yapabilenler, ve
İyi sunum yapabilenler daha çok başarıyorlar.
Hepinize tekrar sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Allah’a Emanet Olunuz.
GÜNDEM
05 Ekim 2024SPOR
05 Ekim 2024GÜNDEM
05 Ekim 2024SPOR
05 Ekim 2024SPOR
05 Ekim 2024GÜNDEM
05 Ekim 2024GÜNDEM
05 Ekim 2024